Samsun siyasetinde, parti ayrımı yapmaksızın bir siyasi, bir de ticari değerlendirme yapmak gerek. Şimdi siyaset ile ticaret birbirinden farklı şeyler diyenler çıkacaktır. Ama durumun böyle olmadığını hep birlikte görüyoruz. Siyaset, ne yazık ki ticari büyüme için, bir basamak olarak kullanılıyor. Hangi partinin mensubu olursa olsun, siyasette ufak da olsa birkaç basamak çıkanlara, dikkatle bakmak gerekiyor.
Öyle ki, kent siyasetinde birçok ticari başarı öyküsü (!) mevcuttur. Sıvacılıktan müteahhitliğe, garsonluktan işletme zinciri patronluğuna kadar onlarca farklı mesleki başarıya sahip kişinin, siyasi partilere mensup insanlar olduğunu görmek mümkün. Siyaseti, millete hizmet için bir araç olarak kullananlar, bu tespitte bana hak verecektir. Zira, bu olaylar hepimizin gözü önünde yaşanıyor.
Bakın, bu durumu herhangi bir siyasi partiye mal etmeksizin dile getiriyorum. Basit bir örnekle, tüm partilerin içerisinde yer alan hukukçulara bakın. Siyasetten önce aldıkları dosya sayısı ile siyasete başladıktan sonra aldıkları dosya sayıları arasında uçurum göreceksiniz. Avukatlık için, en önemli güç, siyasi güç haline geldi. Hangi partiye mensup olursanız olun. Partinizdeki hukukçulara bir bakın, ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. İnşaat sektörüyle uğraşan ilçe başkanlarına, partilerinin yönetimindeki belediyelerde yaptıkları ticari (!) işlere bakın. Mahalle başkanlarından, ilçe yöneticilerine, meclis üyelerinden, il başkanlarına ve siyasetin diğer tüm kademelerine bir bakın. Ben siyaset için bedel ödüyorum, bu bedelin de karşılığını ticari olarak alıyorum diye bir itirafta bulunan gördünüz mü? Ben görmedim! Belediyelerde görev yapan bazı meclis üyelerinin, ticari faaliyetlerine güç kazandırmak için, başkaları üzerine şirket kurmalarını, partisine mensup belediye başkanından iş almak için yaptıklarını duyuyor, görüyor, bundan sonra da yazıyoruz!
Twitter hesabımdan ufak bir anket yaptım. Samsun’un en önemli sorununu sorduğum bu ankette 2 bin 597 kişi oy kullandı. Bu oyların yüzde 64.2’si, şehrin en önemli sorununu işsizlik olarak işaretledi. Ellerinde CV’leri ile kurum ya da kuruluşlarının kapılarını arşınlayan yüzlerce, binlerce, on binlerce genç var. Peki bir yerde gerçekten bir elemana ihtiyaç olsa? Seçilecek kişi, bu gençlerden birisi mi olacak? Emin olun, hayır! Bir kez daha altını çizerek söylüyorum. Siyasi parti ayrımı yapmaksızın kuruyorum bu cümleyi; İşe alınacak genç, bir siyasi parti temsilcisinin yakını olacak!
Yani ticari büyümelerinin yanı sıra, çevrelerindeki eş, dost, akrabaya iş imkanları sağlanmasına da imkan sunan siyaset, aslında günümüzün en cazip mesleği gibi duruyor! Aranızdan kaçınız, Samsun’da siyaset yapan birisine CV’sini verdi? Kaçınıza dönüş yapıldı? CV verdiğiniz o siyasinin kaç yakını kurum ya da kuruluşlarda sizden önce işe yerleştirildi? Alın size KPSS sorusu.
Bir yerde, tamamlayana ticari imkan sağlayacak bir iş yapılacak; Haber verin A partisinden Mehmet’e, B partisinden Ali’ye, C Partisinden Fatih’e, D Partisinden Kemal’e! Hiçbir siyasi bağlantısı olmayan ancak bu şehirde esnaflık yapan Orhan, taş yesin! Bir yerde işe eleman alınacak, dayısı siyasetçi olmayan, babası parti yöneticisi olmayan, annesi ilçe başkanı olmayan, kendisi gençlik kolları olmayan biriyseniz, İŞKUR’dan 6 aylık iş kazandınız! Bu İŞKUR mevzusu da tuhaf. Ama ilerleyen günlerde değineceğim!
Uzun lafın kısası;
Siyaset, halka hizmet çizgisinden çıkmış, kendi cebine hizmet çizgisinde devam etmektedir. Çizgisini bozmayan, siyaseti milletine hizmet olarak gören büyüklerim ve kardeşlerim, yazdıklarıma zaten alınmaz! Ama bu yazıyı okuduğunda, ‘Beni mi anlatıyor acaba’ diyecek çok siyasetçimiz olacak. Evet sizi anlatıyorum. Şimdi genel olarak, yakında teker teker!