Sağlık hizmetleri, en temel haklarımızın başında yer almaktadır. Böylesi önemli bir konunun ticarileştirilmesi, hastaların ya da yakınlarının kendilerini müşteri gibi hissetmesi, mantıken kabul edilebilir bir durum değil. Özel hastanelerin sayısı arttıkça, bu kabul edilemez durum ciddi bir dayatma olarak insanlara kabul ettirilmeye çalışılıyor.
Çevrenizde, acil bir durum için özel hastaneye giden ve ardından yüklü faturalar ile karşılaşan birileri mutlaka vardır. Hepimizin eşi, dostu, yakınları bu durumdan muzdariptir. Geçtiğimiz günlerde bir dostum, ateşlenen çocuğunu Samsun’daki özel hastanelerden birisine götürüyor. Ateş dediğimiz de 39, 40 arası riskli bir derece! Apar topar çocuğu acil serviste müşahede altına alıyorlar. Kısa bir tedavinin ardından ateşi düşürülüyor, soğuk algınlığı ya da grip olabileceği konusunda teşhis konuluyor ve ilaçları yazılıp gönderiliyor. Buraya kadar olan kısmı, beklenen sağlık hizmetidir.
Asıl sıkıntı burada başlıyor! Aile çocuğu taburcu etmek için işlemleri yaptırırken, kendilerini bir anda ellerinde yüklü bir fatura ile buluyor. Hemen eş dost aranıyor, yakın olanlar para buluyor, getiriyor! Ödeme yapılarak çocuk hastaneden çıkartılıyor! Konuyu anlattığında, neden resmi hastanelerden birine gitmediğini sordum. “Evladım ateşler içinde, kendinden geçmeye başlamış. O haldeyken hastane beğenecek halimiz mi var? En yakın neresi varsa gittik” diye bir cevap alınca mecburen hak verdim.
Sonra bu konu üzerine biraz araştırma yaptım! Araştırma dediysem, çevremdeki eşe dosta sordum bu konuyu. Kime dokunduysam bin ah işittim. Özel hastanelere ‘Merhaba’ dediğiniz anda, hayali bir taksimetrenin çalıştığını anlattı herkes. Bir arkadaşım da, kalp krizi geçiren annesini, özel bir hastaneye götürdüklerinden bahsedek, “Acil vaka olarak girdik. Bir anda acil ameliyata almazsak kaybedeceğiz dediler. Sonra tam ameliyat kapısında bir kağıt imzalatarak, bir medikal parçanın alınması gerektiğini belirttiler. O parça olmazsa annenizi kaybedebiliriz dediler. O anda ne imzaladığıma bakamadım. 1 milyon TL’lik senet de olsa imzalar insan o anda” diye o gün yaşadıklarını anlattı. Sonuç? 20 bin küsür TL’lik fatura!
Sonra başka biriyle, ondan sonra başka biriyle derken onlarca kişiyle bu konuyu konuştum. Şimdi bu yazıyı okurken, bazıları neden devlet hastanelerine gidilmediğini sorgulayacaktır. Bazı acil durumlarda, saniyelerin bile önemli olduğu anlarda, en yakınınızdaki özel hastaneden başka çareniz kalmıyor ki! Çocuğunuz, anneniz, eşiniz kollarınızda kendinden geçmiş haldeyken, aklınıza son gelecek şey para oluyor tabii ki!
Şimdi bu tablolar eşliğinde insan merak ediyor tabi. Özel hastanenin kapısından içeri giren hasta mı oluyor, müşteri mi oluyor? Bu hizmetleri sunanlar esnaf mı oluyor, sağlıkçı mı oluyor? Devlet hastanelerindeki, tıp fakültelerindeki başarılı doktorlar için bir transfer borsası var! O büyük paralara transfer edilen doktorların paraları bir yerden çıkacak tabi. Ayrıca özel hastanelerde çalışan o kadar kişinin maaşları da var. Kimse özel hastanelerde sağlık hizmetleri ücretsiz olsun istemiyor. Derdimiz rakamların yüksek olması. Devletten bu sağlık hizmetlerinin parasını almıyorlar mı?
Herkesin evi devlet hastanelerine yakın olamıyor. Acil durumlarda çaresizce özel hastanelerin yolunu tutan insanlar, başlarına gelecek olan ağır faturaları mı düşünecek, yoksa sağlıklarını mı? Parası olana sağlık, parası olmayana ‘İCRA KAĞIDI’ gönderildiğini de yine bu süreçte gördüm. Sağlık Bakanlığı bu konuda bir işlem yapıyor mu bilmiyorum. Nasıl bir denetleme ve fiyatlandırma yapılıyor bilmiyorum. Aynı sağlık hizmeti, farklı hastanelerde farklı fiyatlarla mı yapılıyor onu da bilmiyorum. Bildiğim bir şey varsa, o da özel hastanelerin insanların korkulu rüyası olduğu.
Neredeyse her mahalleye bir özel hastanenin düştüğü Samsun’da, bu konunun birebir şahitleri ile bolca sohbet ettim. Özel hastaneleri büyük yapan adları değildir. Verdikleri sağlık hizmetleridir. Herkes için sağlık, ciddi bir hakken, bu hakkı ticari olarak hastaya ya da yakınlarına sunmak, dayatmadan başka bir şey değildir. İstemiyorsan gitme, beğenmiyorsan hastanı götürme, devlet hastanesine git diyecek olanlara şimdiden cevabımdır; Acil bir durumda, en yakın özel hastaneye gidene kadar bu cümleleri kurmayın!
Ayrıca birkaç özel hastaneyle ilgili yapılmayan (!) MR, Tomografi, tahlil gibi işlemlerin yapılmış gösterildiği gibi ciddi bir iddia da var. Birkaç belge toparladım, birkaç haftaya bu konuyu detaylıca yazacağım. Ama son dönemde yüksek faturalı sağlık hizmetlerinden sıkça şikayet eden duydukça, en azından bunu dile getireyim istedim!
Uzun lafın kısası;
Hasta mıyız yoksa müşteri miyiz? Sağlıkçı mısınız yoksa esnaf mısınız? Önce bu konuda bir anlaşalım. Sonra başımıza bir şey geldiğinde, güven içerisinde sağlık kuruluşlarınıza gelelim. Ne diyor Kanuni Sultan Süleyman; Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi!
Allah hepinize, hepimize sağlıklı günler nasip etsin.