Sarı Çizmeli Mehmet Ağa gerçek bir ağaymış...
Kıbrıs’a, Osmanlı Devleti eliyle göç etmiş kendisi.
Sıradan bir ağa değilmiş.
Karaman’dan kalkıyor kardeşleriyle, Girne’nin ismini ondan alan köyüne gidiyor Mehmet Ağa.
Biz sana tarla verelim, sen de orada Karaman’daki gibi yine toprak ağası ol diyor Osmanlı ona.
Ek-biç, açın karnını doyur, iş ver, kalkındır orayı, bizden de sana toprak diyorlar Girne’de.
Yörük Türkmeni olan Mehmet Ağa, göç ettiği köyün adına elbette göçünün adını veriyor...
GöçEri.
Tarım ve hayvancılık gelişsin diye görevlendirilen ağanın Osmanlı ile arasında öylesine güçlü bir güven tesis edilmiş olmalı ki; o da tasını tarağını, hatta ağalığını da yanına alıp gittiği Göçeri’de başlamış hesap ödemeye.
Köyde aşı olmayan, işi olmayan, hatta evlenmek isteyenler Mehmet Ağa’ya gidermiş.
“Yaz dahdaya” derlermiş köyde yetimler, öksüzler, evlenecek bekarlar ve türlü ihtiyaç sahipleri.
“Yaz dahdaya Mehmet Ağa öder “...
Mehmet Ağa nasılsa kapatıyormuş tüm birikmiş hesapları.
Gani gönüllü Mehmet Ağa ödemiş durmuş.
Tahtaya yazılan veresiyeleri kapatmakla kalmaz, toprak bağışlar hayır üstüne hayırlar yaparmış.
Binlerce dönümlük topraklarından, bizzat yönettiği hayvancılık ve tarım işlerinden bolluk bereket fışkırırmış.
Gözünü toprak, yaşarken doyurmuş Ağa’nın.
Gerçeklerin ölümsüz olduğuna inanan usta sanatçı Barış Manço çok etkilenmiş bu hikayeden.
Tüm sanat eserlerinin içinde barındırdığı duygu yüklü bir hikayesi olduğu gibi, Sarı Çizmeli Mehmet Ağa şarkısının da hikayesi bu imiş.
Kıbrıs’a gitmiş bu hikayeyi öğrenen sevgili Barış Manço, mezarını bulmuş ve ziyaret etmiş Ağa’nın.
Mezarının bakımı için, o da ağalık yapmış Ağa’ya.
Yapılan iyiliğin ruhundan anlayan iyi ruhlar halen var Sevgili Mehmet Ağa.
Tahtalara yazılan veresiyelerin hesabından etkilenen Barış Manço gibi beni de aldı nerelere götürdü senin sevgiyle yoğrulmuş, hayır dolu hikayen.
Ve dinlediğim şarkından “Yaz dostum”diyorsun bana Barış Abi, şimdi bu yazıyı kaleme aldığım yerde.
Yazıyorum Abi.
7’den 77’ yeyi izlediğim, çocukluğumun mutlu pazarlarının, sıcaklığını kalbimde hissederek yazıyorum.
Hiç bir hesap gütmeden ödemiş olduğunuz hesapların, tutuyorum defterini kitabını ben de kalemimle...
Adam olacak çocuk programını hiç kaçırmadığım senden ve Mehmet Ağa’dan öğrenilecek halen çok şey var...
Ruhunuz şad olsun.
Bir gün ödenecek hesaplarımızda, hesapsız sevgilerle kalalım hep...
Er’lerin mektuplarını daha onlar yazılmadan, bir bir “görüldü” yapan Allah’a ve hesap gününe olan inancımla kalarak soruyorum; sarı çizmeli herkesi Mehmet Ağa gibi sananlar, sence adam olur mu Barış Abi ?
Ve cevabını duyar gibiyim, Gibi Gibi şarkınla :)
“Arpa buğday yan yana orak istemez
Yavuz at şahlandı mı durak dinlemez...”
O zaman yaz dostum...