Yunan İsyanında Müslümanlara Yönelik Unutulan Katliam
İsyanın Arka Planı
1821 yılında Yunan bağımsızlık hareketi, Osmanlı’ya karşı ayaklanma başlattı. Bu isyan, Filiki Eterya adlı gizli bir örgüt tarafından planlanmıştı ve Batı Avrupa'dan gelen yoğun destekle yaygınlık kazandı. Mora Yarımadası (bugünkü Peloponez), isyanın ilk başladığı ve en yoğun şiddetin yaşandığı bölge oldu.
Katliamın Başlaması
İsyanın ilk aylarında, Mora'daki Rum isyancılar, yerel Osmanlı garnizonlarına saldırılar düzenledi. Ancak çok geçmeden hedef sadece askeri güçler olmaktan çıktı. Nisan 1821’den itibaren, Mora’daki sivil Müslüman ve Yahudi halk, organize bir şekilde öldürülmeye başlandı. En kanlı olaylardan biri, Tripolitsa (bugünkü Tripoli) kentinde yaşandı.
Tripolitsa, Osmanlı’nın Mora’daki en büyük şehirlerinden biriydi ve burada yaklaşık 30.000 Müslüman ve 3.000 Yahudi yaşıyordu.
Eylül 1821’de şehir düşürüldüğünde, kadın ve çocuklar dahil 20.000’den fazla Müslüman acımasızca katledildi.
Camiler, evler, hatta mezarlıklar dahi yok edildi.
Yahudiler de bu katliamdan nasibini aldı; pek çoğu sürgün edildi veya öldürüldü.
Avrupa’nın Sessizliği
O dönemde Batı basını, Yunanların özgürlük mücadelesine romantik bir bakış açısıyla yaklaşmış ve bu katliamları büyük ölçüde görmezden gelmiştir. Lord Byron gibi isimler, Yunan isyanını desteklemiş, fakat Müslümanlara yönelik kıyım hakkında sessiz kalmıştır.
Fransız tarihçi Ferdinand Gregorovius, Tripolitsa katliamı için şunları yazmıştır:
“Yunanlıların ellerinden kurtulabilen tek bir Türk kalmadı. Kadınlar ve çocuklar acımasızca katledildi. Bu bir intikam değil, tam anlamıyla bir soykırımdı.”
Uluslararası Belgelerde Mora Katliamı
Katliamla ilgili bilgiler, İngiliz, Avusturya ve Osmanlı belgelerinde açıkça yer almaktadır.
Osmanlı Arşivleri de Tripolitsa ve diğer bölgelerde yaşananları, dönemin konsolos raporlarıyla birlikte kayıt altına almıştır.
Ancak Yunanistan’da bu olaylar çoğunlukla görmezden gelinmiş, resmi tarih anlatımında yer almamıştır.
Unutulan Bir Soykırım mı?
Bugün hâlâ Mora Katliamı, hem Türkiye’de hem de uluslararası kamuoyunda yeterince tanınmayan bir trajedi olarak durmaktadır. Olayın tanıkları artık hayatta değil, ancak arşivler, belgeler ve bazı Avrupalı gözlemcilerin yazdıkları hâlâ bu karanlık dönemi gün yüzüne çıkarmaktadır. Akademik çevrelerde bu katliam, “Erken Modern Çağ’ın unutturulmuş etnik temizliklerinden biri” olarak değerlendirilmektedir.
Mora Katliamı, Osmanlı’nın çöküş sürecinde yaşanan etnik çatışmaların en trajik örneklerinden biridir. Sadece Müslüman oldukları için öldürülen binlerce insan, bugün ne yazık ki tarih kitaplarında adeta yok sayılmaktadır. Bu olay, geçmişle yüzleşmenin yalnızca bir tarafın acılarını değil, tüm insanlık trajedilerini kapsaması gerektiğini bir kez daha hatırlatmaktadır.