Şehrin içinde yüklü bir kamyon rampa aşağı inerken freni patlar. Şoför, en az zararla kamyonu durdurmak istemektedir. Yolun bir tarafına bakar pazar kuruludur. Diğer tarafına bakar bir çocuk tek başına oyun oynamaktadır. "Allah'ım beni affet" diyerek, freni patlayan kamyonun direksiyonunu tek başına oyun oynayan çocuğun tarafına kırar.
Akşam haber bültenleri, "pazar yerine dalan kamyon dehşet saçtı..."
Muhabir hastanede yatan şoföre, "bu nasıl oldu?" diye sorar.
Şoför, "her şey çocuğun pazar yerine koşması ile başladı." cevabını verir.
Bu fıkrada olduğu gibi her şey 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi'ni gerçekleştiren cunta yönetiminin YÖK'ü kurması ile başladı.
4 Kasım 1981 yılında Millî Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ve 1982 Anayasası'nın 130 ve 131.maddeleri ile kurulan YÖK, her genel seçimler döneminde siyasi partiler tarafından kaldırılacağı söylenip de varlığını devam ettiren bir Kurul.
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilmek istenen menfur darbeye kadar Rektör atamaları; "Üniversitenin Rektör olma şartlarını taşıyan profesörleri "Rektör Adayı" olarak seçime girerler, üniversitenin öğretim görevlilerinden en çok oyu alan 6 aday YÖK'e bildirilir, YÖK de bu adayların içinden 3 adayı Cumhurbaşkanına sunar, Cumhurbaşkanı da bu 3 adaydan birini Rektör olarak atardı." şeklinde yapılırdı.
29 Ekim 2016 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 676 Sayılı OHAL KHK'sının 85.maddesi ile yukarıda bahsedilen Rektörlük seçimleri iptal edilerek, “Devlet üniversitelerinde rektör YÖK tarafından önerilecek, profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından Cumhurbaşkanınca atanır” hükmü getirildi.
9 Temmuz 2018 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 703 sayılı Cumhurbaşkanlığı KHK'sı ile de "YÖK'ün aday gösterme süreci ortadan kaldırılarak, Devlet üniversitelerine Rektör atama yetkisi doğrudan Cumhurbaşkanına verildi." Ayrıca, Rektörlerin 4 yıllık olan görev süreleri, süresi bitenlerin yeniden atanması ve aynı devlet üniversitesinde iki dönemden fazla rektörlük yapılamayacağına ilişkin düzenlemeler ile Rektör olabilmek için profesör olarak üç yıl görev yapma şartı da yasadan kaldırıldı.
Mesele, burada Boğaziçi Üniversitesine Rektör olarak atanan Sayın Melih Bulu da değil. Sayın Melih Bulu'nun şahsı üzerinden, Cumhurbaşkanı tarafından yapılan Rektör atamalarına gösterilen tepkidir.
703 sayılı Cumhurbaşkanlığı KHK'sı ile yapılan düzenlemeyle sadece Rektörler değil bir kurumun Genel Müdürü, Genel Müdür Yardımcısı, İl Müdürleri, İl Müftüleri hatta bir üst unvana terfi eden Müfettişler bile Sayın Cumhurbaşkanınca atanır hâle getirildi. Yanlışlık burada... Bakanlığı yönetme yetkisi verilen Bakanın, kendine bağlı olarak çalışan üst düzey yöneticileri atama yetkisinin olmaması.
Yazılı ve görsel medyada yoğun olarak "falanca tarihte, filanca üniversitenin rektörlüğüne, seçimlerde en fazla oy alan kişi değil de 1, 4, 10 vs oy alan kişi Cumhurbaşkanı tarafından atanmıştı" şeklindeki haberlerin, masumâne olduğuna inanmıyoruz. Geçmiş tarihte yapılan bir yanlışlığı dile getirmek, bugün yapılan bir yanlışlığın doğru olduğu anlamına gelmez. Tamamen iktidarın hoşnutluluğunu kazanma gayretli haberlerdir bunlar.
Sorun uygulamada değil, sistemde olduğu için Saadet Partisi olarak, Üniversite Rektörü'nün; üniversitenin öğretim görevlisi olan, en az 5 yıllık profesörlerin aday olabileceği, 4 yıl süreli (bir kişi aynı veya farklı üniversitede en fazla iki defa rektör olabilir) olmak üzere, üniversite öğretim görevlileri, üniversite personeli ve üniversite öğrencileri tarafından seçilmesine, en yüksek oyu alan adayın Rektör olarak atanmasına ve bu anlamda da ilgili yasalarda bir düzenleme yapılması gerektiğine inanıyoruz.