Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kör kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın. Eşek bu, düşmüş işte.
Kuyuya düşen Eşek saatlerce acı içinde kıvranarak bağırmış durmuş. Eşeginin sesini duyan sahibi gelip bakmış ki vaziyet kötü. Zavallı eşek kuyunun dibinde melül mahzun acı içinde caresizce bakiniyor. Adamcağız ne yapsa çaresiz kurtaramayınca
Köylüleri yardıma çağırıyor. Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak derken kurtarmak icin bir sonuca ulasamiyorlar. Eşeğinde öyle can çekişir vaziyette bırakmak olmaz deyip üstünü toprakla doldurup acısına bir anda son verme karari aliyorlar. Ellerine aldıkları küreklerle kuyunun içine toprak atmaya başlamışlar. Hayatindan ümit kesilen Zavallı eşek, üzerine gelen her ķurek topragi istem dışı silkeleyerek ayaklarınin dibine dökmüş. Ölümü için üzerine atilan her toprak sayesinde biraz daha yükselmiş ve sonunda yukarıya kadar çıkmış ve kurtulmuş.
Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Dar çıkmaz sokaklarda çaresiz yapayalnız kalırız. Umut diye tutunmaya çalıştığımız tüm dallar elimizde kalır. Tüm dost sandiklarimiz sırtını döner, daha acısı kuyumuzu kazar üzerimize toz toprakla doldurmaya çalışır.
Siz siz olun asla pes etmeyin. Yarinin ne olacagini yanlizca Allah bilir. Şer bildigimiz seylerde hayir, hayır bildigimiz seylerde şer olabilir. Biz bilmeyiz, Allah bilir. Unutmayiniz ki Allah, kulunun yeise(umutsuzluğa) düsmesini men etmiştir. Son nefese kadar mücadele vermek en büyük farzlardandır.
O yüzden; sızlanmak, vazgeçmek yerine azim ve şefkle düşünüp silkinmek ve
kurtulmak için mücadele etmek gerekir. Kör kuyulara atılmış olsak bile...
Allah var gam yok..!