Dr.Paul Joseph Goebbels (29 Ekim 1897-1 Mayıs 1945);
Adolf Hitler'in en yakın arkadaşlarından biri ve en sadık yandaşlarındandı. I.Dünya Savaşı'na gönüllü asker olarak gitmek istemiş, fakat sağ ayağındaki deformasyon nedeniyle bedensel engelli sayılarak savaşa kabul edilmediğinden yardım ofisinde memur asker olarak çalışmıştır.
Heidelberg Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamlamış, aynı üniversitede 19. yüzyıl romantik draması üzerine yazdığı tezle "Alman Felsefesi" alanındaki doktorasını tamamlayarak Dr. unvanını almıştır.
Nazi Partisiyle tanışması 1923 yılında olmuştur. Nazilerin, milliyetçilikleri ve komünistleri geçmeleri Goebbels'de hayranlık uyandırmıştır. 1925 yılında da partinin basın organlarından Nasyonel Sosyalist Mektuplar Gazetesi'nde editörlük yapmıştır.
Goebbels, Hitler’in liderliğini tanıyıp ona sadık kalacağına dair söz vermiştir. Goebbels'in yeteneklerinin farkına varan Hitler de Goebbels'i ödüllendirerek partinin Berlin Bölge Yöneticiliğine atar. 1927 yılında Goebbels, Der Angriff (Saldırı/Atak) adlı haftalık Nasyonel Sosyalist Gazetesi’ni çıkartmaya başlamıştır. Aynı zamanda gazetenin yayın yönetmenliğini de yapar. Adolf Hitler, bu girişiminden sonra Goebbels'i partinin Propaganda Yöneticisi olarak atar. Bu dönemde Goebbels çok etkili çalışmış, Adolf Hitler'i Führer (Lider) olarak sunmaya başlamıştır.
Halka, Naziliği ve antisemitistliği; radyoyu, gazeteleri, filmleri, tiyatroları, kitapları kısacası medyanın her alanını kullanarak aşılamıştır. Günlük propagandalar yapan Goebbels, Nazi Partisi'nin en etkili isimlerinden birisi olmuştur. 1933'te partisinin iktidara gelmesiyle birlikte Goebbels de partinin Halkı Aydınlatma ve Propaganda Bakanı olmuştur.
II.Dünya Savaşı sırasında Goebbels'in propaganda yeteneği en üst seviyelerdedir. Kaybedilmiş savaşları kazanılmış gibi halka aktarıyor, böylece halk desteğini sağlıyordu. Bunu da ülkedeki bütün gazete, dergi ve basın yayın organlarını elinin altına alarak yaptı. Öyle ki II.Dünya Savaşı’nda Rus Ordusu Berlin kapılarına dayandığında, Alman halkı hâlâ savaşı kazanmak üzere olduklarını sanıyordu.
Savaş kaybedildiğinde Hitler, son arzusu olarak Goebbels'i Şansölye yapmıştır. Ertesi gün 1 Mayıs 1945'te ise Goebbels; 6 çocuğunu zehirlemiş ve eşi Magda ile birlikte, Hitler'in yeraltı sığınağında intihar etmiştir.
Hayatını kısaca özetlediğim Dr. Paul Joseph Goebbels, partisinin tanıtım ve propaganda işlerini yürütürken, dönemin medya unsurlarını kontrol etmesi ile ünlüdür.
Hatta şu sözü sanki bir vecize gibi siyasi tanıtım tarihine yazılmıştır; “Basın, iktidarın kullandığı dev bir klavyedir!”
Şimdi de Goebbels’in Propaganda Prensiplerine başlıklar halinde bir göz atalım;
-Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
-Bir insana yalan olsa bile bir söylemi sürekli tekrarlarsanız, o söylemin nereden geldiğini unutur ve kendi fikri gibi benimser ve savunur.
-Söylediğiniz yalan ne kadar büyük olursa o kadar etkili olur ve insanların o yalana inanması da o kadar kolaylaşır.
-Halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır.
-Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin.
-Hatalı olduğunuzu ya da yanlış yaptığınızı asla kabul etmeyin.
-Asla kendinizden başka birine hareket alanı bırakmayın.
-Sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın.
-Bana vicdansız bir medya verin, size bilinçsiz bir halk sunayım.
-İlk sözü kim ne kadar güçlü ve bağırarak söylerse, o kazanır.
Dr.Paul Joseph Goebbels'i hatırlatmamın nedeni; sicili belli olan ulusal medyayı bir kenara bırakırsak, bazı yerel medyamızın gerek haberlerinde, gerekse de köşe yazılarında Goebbels'den ders/kurs almış gibi davranmaları. Herkesin gözü ile gördüğü, kulağı ile duyduğu bir gerçeği, gerçek olmaktan çıkarma gayretinde olan yerel medyayı üzülerek takip ediyorum.
Basın özgürlüğü; her şeyi istediği gibi değil, her şeyi doğru ve hakkaniyetli olarak tarafsız bir şekilde haber yapmaktır.
Basının vazifesi birilerinin yanlı sesi olmak değil, halkın gerçeğe ulaşmasını sağlamak olmalıdır.
Tüm zor şartlara rağmen; kalemini bu zamana kadar eğmeyen, bükmeyen, fikir mürekkebine haram katmayan tüm basın mensuplarımıza selam olsun.