Hamilelere Özel 7 Önemli Öneri!

TAKİP ET

Hamilelik bir kadının hayatındaki en özel dönemlerden biri. Bu döneme hazırlıklı olmak gerek gebelik sürecinin kolay geçmesi gerekse hamilelik sürecinde ve sonrasında karşılaşılabilecek zorluklara karşı tedbir alabilmeyi mümkün kılıyor.

 

Hamile kalmaya karar vermeden en az 3 ay önce bir Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı ile görüşmeye başlamanın en doğru adım olacağını belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Emre Özgü, anne adaylarının bu süreçte atmaları gereken adımlar hakkında şu bilgileri veriyor.

 

Sağlıklı beslenme alışkanlığı edinin

Daha önceden planlanmış bir hamilelik sürecinin hem anne adayının hem de bebeğin sağlığını olumlu yönde etkilediğini gösteren birçok çalışma bulunduğuna dikkat çeken Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Emre Özgü, hamile kalmadan önce ilk yapılması gerekenin sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak olduğunun altını çiziyor.

 

Çalışmalar anne adaylarının beslenme alışkanlıklarının geliştirilmesinin ilerleyen dönemde hem anne hem de bebekte ortaya çıkabilecek kronik hastalıkları engelleyebildiğini gösteriyor. Anne adaylarının en sık sorduğu soru ise “hangi besinden ne kadar tüketmeliyim” oluyor. Bu sorunun herkese uyan tek bir reçetesi olmadığını belirten Doç. Dr. Özgü, her bireyin kendine özel ihtiyaçları dolayısıyla kendi dengeli beslenme programının oluşturulması gerektiğine vurgu yapıyor.

 

Sofrada gökkuşağının renklerine yer açın

Doğada mevcut ve besin olarak kullanılan bitkilerin renklerinin beslenme alışkanlıklarımızın belirlenmesinde yardımcı olabileceğini belirten Doç. Dr. Emre Özgü soframızda yer alması gereken besinlerle ile ilgili şunları söylüyor: “Fitobesinler olarak adlandırılan bitkilere renklerini veren ve canlılıklarını güçlendiren maddelerin, bu maddeleri tüketenler üzerindeki faydalarını gösteren çalışmaların sayısı her geçen gün artıyor. Kırmızı ve turuncudan sarı, yeşil, mavi ve mor renge uzanan besin yelpazesindeki besinlerden her gün en az birisinin dönüşümlü olarak soframızda yer alması gerekiyor. Bu beslenme biçiminin önemi hamilelik öncesi ve sırası dönemde daha da artıyor.”

 

 

Glisemik endeksi düşük tutun

Beslenme sağlıklı bir bireyin temel yapı taşı. Diyabet ve metabolik sendrom gibi kronik hastalıkların gelişme riskini azaltmak için “Düşük Glisemik Endeks” temelli bir beslenme alışkanlığı geliştirmek anne adayları için iki kat daha önemli. İdeal bir beslenme programında besinlerin yüzde 40'ının karbonhidrat, yüzde 30'unun yağ ve yüzde 30'unun da proteinlerden oluşması gerekiyor.

 

Yeterli derecede vitamin ve mineral aldığınızdan emin olun

Hamilelikle birlikte anne adayının kalsiyum, demir, B vitamini, Omega-3 yağ asitleri ve esansiyel amino asit ihtiyacı artıyor. Bu ihtiyaçların öncelikle günlük beslenme rutinindeki besinlerden karşılanması en ideali. Bu amaçla doğal koşullarda büyüyen hayvanlardan (organik, serbest gezen vb.) elde edilen protein bazlı besinlerin ve hayvansal Omega-3 kaynağı olarak somon ve ton balığı tüketilmesi gerekiyor. Bitkisel Omega-3 kaynağı olarak ceviz, fındık, brokoli ve karnabahar; karbonhidrat kaynağı olarak da kan şekeri üzerine daha dengeli bir etkiye sahip olan tam tahıllı ekmek, sebze, meyve gibi kompleks karbonhidratların tercih edilmesi tavsiye ediliyor.

Dengeli bir beslenme alışkanlığı olan anne adayları, bu süreçte besin takviyelerine ihtiyaç duymuyorlar. Ancak bir eksiklik durumunda ya da belirli bir hastalığın takviye vitamin ve mineraller kullanılabiliyor.

 

“Bağışıklık savaşçılarını” koruyun

Bağışıklık sistemimizi oluşturan unsurların yüzde 70 kadarı barsaklarda yer alan bakteriler. Bunlar o kadar önemli ki günümüzde barsak florası (mikrobiyota) ayrı bir organ olarak kabul ediliyor. Bu sebeple sindirim sistemimizi mutlu ve dengeli tutmak büyük önem taşıyor. Barsak sağlığını korumak için probiyotik alımının kritik olduğunu belirten Doç. Dr. Özgü “Evde mayalanmış yoğurt, kefir, ev turşusu gibi sağlıklı bakterileri (probiyotik) yüksek oranda ihtiva eden besinlerin sofrada mutlaka bulunması gerekir” diyor.

 

Bunlardan uzak durun!

Hamile kalmaya karar verdikten sonra sigara ve alkol kesinlikle hayatınızdan çıkartmanız gereken maddeler. Hem annenin hem de bebeğin sağlığını ciddi oranda tehlikeye atan bu maddelerden en kısa zamanda ve tamamen kurtulmak, anne adayının bebeğine verebileceği en değerli hediyelerden biri.

Denizlerdeki kirlilik sebebiyle ağır metallerin deniz ürünlerinde birikimi de yaşadığımız çağda önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Vücuttan atılma yolu olmayan bu ağır metaller annede birikerek hamilelik sırasında bebeğin gelişimi üzerinde olumsuz etkiler yapabiliyor. Bu nedenle dil, barbunya, mezgit, kalkan, kılıçbalığı gibi uzun yaşam ömrü olan dip balıklarının ve denizlerdeki kirlilikten en çok etkilenen midye, karides, kalamar gibi deniz ürünlerinin ayda 1-2 kereden fazla tüketilmemesine dikkat edilmesi gerekiyor.

 

Doktor kontrolünü ihmal etmeyin

Günümüzde bilinçli çiftlerin ve düzenli kontrollerini yaptıran anne adaylarının sayısının belirgin olarak arttığı bir gerçek. Bu kontrollerin kesinlikle ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Emre Özgü gebelik öncesi kontrolleriyle ilgili de şunları söylüyor: “Gebelik öncesi kontrolde bebek sahibi olmak isteyen çiftlerde ve ailelerinde var olan bir genetik hastalık olup olmadığı, varsa bu hastalığın bebek için bir risk oluşturup oluşturmadığı detaylı olarak inceleniyor. Ayrıca gebe kalmadan önce yapılacak jinekolojik muayene, rahim ağzı kanseri taraması için örnek alınması, kan sayımı, idrar tahlili, kan şekeri, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri gibi laboratuvar değerlendirmeleri ile varsa mevcut bir problemin tespiti sağlanıyor. Bu sayede hem gebe kalmak kolaylaşıyor hem de daha sağlıklı bir gebelik süreci geçirmek mümkün oluyor.”