İlkadım Belediyesi son 3 yıldır yolsuzluklar ile anılmaktan sıra hizmete gelmiyor.
858 Bin liralık yolsuzluk, çift maaş alma, emlak vergisi vurgunu, hurda hırsızlığı gibi saymakla bitmeyen bir sürü skandal.
Belediyede yaşanan skandal olayları takip edeniniz varsa hepsini ortaya çıkararak kamuoyuna duyurmaya çalıştım.
Böyle skandalların sadece Gerçek Taraf internet haber sitesinde yer alması ise ayrı bir tartışma konusu.
Neyse bu konuya pek değinmek istemiyorum, biz asıl konumuza dönelim.
İlkadım Belediyesi en son yine bana gelen istihbarat bilgileri sayesinde hurda hırsızlığı ile gündeme geldi.
Yaklaşık 120 ton, çatı makası demirlerinin sistematik biçimde satılması.
Son olarak Cumartesi günü belediyenin resmi plakalı kamyonu ile hurdacıya satılan hurda demirler.
Yargıya yansıyan olayda 1 memur 3 işçi gözaltına alınmış.
Bir işçinin üzerinden çıkan 5-6 bin lira civarında nakit para, diğerinin banka hesabı hareketlerindeki 21 Bin lira.
Cumartesi günü yaşanan olayı Pazartesi günü anca çözebildim.
Hangi kaynağımdan bilgi alsam, konuya hakim ama detayları farklı anlatıyorlar.
Detaylara tam hakim olamayınca, olayın sorumluları arka planda saklı kalıyor.
Ama bugün hurda hırsızlığı olayını tam anlamıyla detayına kadar anladım.
İsim vermeden çok kısa şekilde yazayım.
Şantiyede 120 ton civarında hurda demir var.
Hurda dediysem aslında hurda değil, 1-2 yıl kullanılmış çatı makas demirleri.
Satsan ikinci ele rahat gider.
Bu 120 ton civarındaki demir, şantiyeye gide gele kimse farketmesin diye azar azar satılıyor.
Bana hurdaların satıldığı hakkında ihbar geliyor ama, ya video / fotoğraf çekmiyorlar ya da tam olarak kamyon içindeki hurdaları çekmiyorlar.
Olay doğru hırsızlık yapıyorlar ama kanıtlayamıyorum.
Geçen ay, kamyon fotoğrafı gönderdiler hurdayı satıyorlar diye.
Fotoğrafta kamyon var ama içindeki hurdalar görünmüyor.
Şimdi nasıl yazayım "bunlar hurdaları satıyorlar" diye.
Neyse fotoğrafı yayınladım ama içim rahat etmedi, tam ispat edemediğim için yayından kaldırdım.
Ben o fotoğrafı yayından kaldırdığım için, belediye personellerinden bazıları "Okan Çakır, para aldı, fotoğrafı kaldırdı" diye dedikodu yaymışlar. Allah onları ıslah etsin.
Aradan geçen bir ay sonra bu sefer ihbar sağlam şekilde geldi.
Hemen, o bölgelerde işyeri olan eski bir arkadaşımı aradım. "Bir hurda satışı olayı var bakarmısın bir fotoğraf video atarmısın bana" dedim. Sağolsun arkadaşım hemen gitti video fotoğraf çekti attı bana.
Videoda kamyonun hurdacıya, hurda demirleri döktüğü anı görüntülemiş.
Sonra facebook üzerinden olayı paylaştım.
Başkan Necattin Demirtaş'ın, hemen Nevzat Özenç'i arayıp "topla bu adamları" talimatıyla ortalık karıştı.
Polis ekipleri zaten hurdaların alındığı şantiyeye gitti, soruşturma falan 4 kişiyi gözaltına almış.
Bir memur, 3 işçi Cumartesi günü çıkarıldıkları nöbetçi mahkeme tarafından tutuklu yargılanacaklardı.
Cumartesi gecesi Nevzat Özenç'in otelinde bir araya gelen içlerinde avukatların da olduğu bir kaç kişinin istişaresi sonrasında, ertesi gün yani Pazar günü mahkeme kararına itiraz edilmiş, tutuksuz yargılanma isteği karşılık bularak zanlıların serbest bırakıldığı bilgisi bana ulaştı.
Bir çok kaynaktan bilgi geliyor ama doğru olanı da var yanlış olanı da. O kadar bilgi kirliliği oluştu ki doğru olarak bildiklerim bile "acaba yanlış mı" dememe neden oldu.
Bir süre sonra tüm bilgileri tekrar gözden geçirdim ve can alıcı ip ucuna ulaştım.
Fen İşleri Şantiyesi'nde hurdaları satan iki grup olduğu ve bu grupların arasında "sen satacan, ben satacam" kavgası olduğu iddiası.
Gözaltına alınan zanlıların içinde, Cumartesi günü hurda satış olayına karışanlar olduğu gibi, gözaltına alınmayan kişilerin hurda satışı yapan kişilere kurduğu pusu olayı iddiası da var.
Kafanız karıştı değil mi? Kurtlar Vadisi Pusu gibi.
Bu olaydaki kilit isim; Cumartesi günü hurda satışı yapan grupta bulunan ve satış yapılacağı bilgisini diğer gruba bildirdiği öne sürülen kişi.
Her iki gruba çalıştığı öne sürülen o kişi, tüm kördüğümü çözecektir.