Dün akşam saat 22:10 civarında, 4,5 aylık kızımın kusma şikayeti ile Samsun’da özel bir hastanenin aciline gittim.
Burada doktor, bebeğin ultrason çekinmesi gerektiğini, acillerde sadece Samsun Ondokuzmayıs Üniversitesi Hastanesi Çocuk Acil’inde ultrason çekilebilirsiniz diyerek, oraya gitmemizi söyledi.
Apar topar OMÜ Hastanesi’ne gittik.
Çocuk Acil’e girişimizi yaptık.
4,5 aylık kızımın yetişkin gibi üst üste 2 defa kustuğunu, 3 günden beri, günlük olarak yemesi gereken mama miktarının sadece çeyreğinden azını yediğini söyledim.
3 tane intörn doktor, kızımın başına gelerek önce sağ elinin üzerinden kan almaya çalıştı.
Kızımın şiddetli bir şekilde ağlamaya başlamısının verdiği etki ile 3-4 dakika kadar kan almak için uğraşan intörn doktor Sevgican Şahin'e “Ne yapıyorsunuz! Hemşire sizden daha iyi kan alır. Kızım çok ağlıyor, boğazında tahriş var, daha fazla ağlatarak zarar veriyorsunuz. Biraz bekleyin sakinleşsin, sonra tekrar denersiniz” dedim.
İntörn ise Sevgican Şahin ise, “Hemşire sizden daha iyi kan alır” sözüme alındı. Fakat sesinin tonunu yükseltmeden bana kendini savundu.
Sonradan öğrendim ki kızımın sağ elinden kan alırken damarı patlatmışlar.
Kızım, aradan geçen 5-6 dakika sonra ağlamayı kesti ve biraz rahatladı.
Kızımın şiddetli ağlaması nedeniyle sinirlerimin daha fazla yıpranmaması için, kızımı eşime bırakarak 9 yaşında ki oğlumla birlikte hastanenin içerisinde gezintiye çıktık.
Biraz gezindikten sonra oğlum bana “Baba, Öykü ağlıyor. Bu onun sesi, boğazları acıyacak yine” dedi.
Sonra hemen kızımın yanına doğru gittim. Kızımın başını annesi, bacaklarını intörn doktorlar, ayağını da adının Hanife Arı olduğunu öğrendiğim hemşire tutmuş kan almaya çalışıyorlar.
Kızım feryat figan ediyor, 4,5 aylık bebek hastaneyi ağlama sesiyle inletiyor.
Eşim, çaresizliğin verdiği üzüntü ile ağlıyor, oğlumun gözleri dolmuş, kızım ağlamaktan boğazında ki tahrişin artması ile birlikte yırtınıyor.
Sağ ayağından kan almaya çalışan hemşire, kızımın ayağını öyle büküyor ki, kenarları koyu kırmızı, parmakları ile tuttuğu kısım bembeyaz olmuş, hala kan almaya çalışıyor.
Yaklaşık 1-2 dakika bu duruma sabrettikten sonra hemşireye “Kan gelmiyor, çok fazla sıkıyorsunuz. Olmuyorsa yapamıyorsanız bırakın” dedim.
Hanife Arı hemşire yüksek bir ses tonu ile “benim işime karışmayın!” diyerek bana cevap verdi.
Baba olmanın ve evladının acı çığlıklı haykırışlarının verdiğini sinir ile birlikte sesimi yükselterek “Karışırım tabi ki, ben onun babasıyım. Siz nasıl hemşiresiniz!” dedim.
Hanife Arı hemşire "Siz benim hemşireliğime laf edemezsiniz" diyerek hemen kan almayı bırakarak etrafındaki görevlilere “beyaz kod, beyaz kod, beyaz kod yapın” dedi.
Birkaç saniye sonra hastane polisi acil servise gelerek, ifademin alınması gerektiğini söyledi.
Bende konuyu uzatmadan, kızımı annesinin yanında bırakarak oğlumla birlikte, polis eşliğinde hastane girişinde ki polis odasına geçtik.
Ortam sakinleşsin, hem benim hem de hemşirenin sinirleri yatışsın diye burada bir saat kadar bekledim.
Hemşireye fiziki temasım ve sözlü olarak küfür gibi kötü sözlerde bulunmamama rağmen, hemşirenin beyaz kod yapmasına anlam veremedim. Demek ki, tüm sağlık çalışanları kafalarına estiği zaman beyaz kod verebiliyorlar.
Gereksiz şekilde beyaz kod verilmesinin yanlış olduğunu güvenlik görevlilerine anlatırken, aradan geçen bir saat boyunca kızımdan ve eşimden sağlıklı bilgi alamadığım için, bir huzursuzluk vardı içimde.
Hastane gece idare müdürü olduğunu öğrendiğim görevli ile polis nezaretinden tekrar acil servise gittik.
Kızıma serum bağlandığını görünce “ne oldu?” diye eşime sordum.
Eşimde “Sıvı takviyesi için serum bağlandığını ve 24 saat süreceğini” söyledikten sonra, “Serum bağlanması için intörn doktorların hemşireye söylediğinde hemşire ‘ben bu hastaya bakmam, ne yaparlarsa yapsınlar’ diyerek tedaviyi reddetti” dedi.
Kızıma bir süre serum bağlanmadığını bana anlatan eşim “Diğer odadan başka hemşire geldi, serumu o taktı” dedi.
Akşam saat 22:40 gibi girdiğimiz hastaneden, sabah 9:30'a kadar bekledik.
Kızımın karnı aç olduğundan sürekli ağlıyor, intör doktorlara söylüyoruz, olur öyle şeyler, genelde bebekler bu tarz davranır gibi tuhaf bir açıklama yapıyor.
Artık kızımın ağlamasına dayanamadığımız için, serumu yarıda bırakarak hastaneden 9:40 gibi ayrıldık.
Özel hastaneye tekrar getirdim kızımı.
Hemşireler şarkı söyleyerek kan aldılar kızımdan.
OMÜ'den kan almayı becemeyen hemşirenin aksine kızım hiç ağlamadı.
O mutluydu, biz mutlu.
Özel hastanede, kızıma bronşit tanısıda konuldu.
Daha geleli 15 dakika bile olmadan bronşit tanısı koyan özel hastanedeki hemşireden, bırakın ölürse ölür ben aldığım paraya bakarım tavrı takınan Hanife Arı isimli hemşireye...
OMÜ çocuk acilde ki Hanife Arı hemşire ise hala görevde.
Başka canları yakmanın peşinde.
Bir hemşire, bir sağlık çalışını hastasına bakmaz mı?
Bu hemşire sadece mesai dolsun, hasta falan önemli değil. Ölse de, kalsa da boşver diyerek mi görevini yapıyor?
Böyle hemşirelere güvenerek nasıl canımızı, cananımızı emanet edeceğiz?
Bu zihniyette ki hemşirelerin görevine derhal son verilmelidir.
Aksi takdirde tedavi olmaya gittiğiniz yerden, cansız bedeniniz çıkabilir.