Temel Armutçu; Erbakan Hoca gibi olabilmek

TAKİP ET

Suriye ile en uzun kara sınırına sahibiz. Yıllarca terörizmle mücadele ediyoruz. Sınırımızı ve ülkemizi güvene almak için sınır komşularımızdan gelen veya gelmesi muhtemel tehdit ve tehlikelere karşı önlem almamız gayet doğaldır. Ve bu amaçla yapılan sınır ötesi harekâtlarımızı Millî Görüş olarak her dönem sonuna kadar destekledik.

Dünyaya şekil vermeyi kendine hak gören siyonist zihniyetler başta olmak üzere tüm zinde güçler, 2011'de Suriye'de "İç Savaş" patlak verdirdiler. Bakanlar Kurulu toplantılarını birlikte yapma aşamasına geldiğimiz, Cumhurbaşkanları eşleriyle birlikte el-Hamra Sarayı ile İstanbul'da misafir edilen, "kardeşim Esad" bile denilen Beşar Esad, biranda Esed oluverdi. "Esed" denilerek güya yabancılaştırma, ötekileştirme yapılacaktı ama bu bilerek mi yapıldı, bilmeden mi yapıldı bilmiyorum "mutlu, daha mutlu" anlamına gelen Esad, "arslan" anlamına gelen Esed oluverdi.

Suriye İç Savaşında "Esed gidecek" tavrımızla, taraf olduğumuzdan itibaren Rusya ile ABD arasında sürekli savrulan ve istikrarı olmayan bir dış politikamız oluştu maalesef.  Büyük devletlerle ilişki kurmanın, ayı ile yatağa girmekten farksız olduğunu dış politika uzmanları çok iyi bilirler aslında.

İç savaşa düşürülerek BOP'a göre de üçe bölünmesi planlanan Suriye'nin her dönem toprak bütünlüğüne olan saygımızdan bahsettik. Suriye için Rus Uçağı düşürdük. Suriye nedeniyle gerilen ilişkilerden dolayı Rusya'dan S 400 Savunma Roketleri aldık. ABD ile ortak olduğumuz F 35 Savaş Uçağı projesinden ABD'nin aldığı kararla ihraç edildik. Rusya ile Soçi Mutabakatı imzaladık, Astana görüşmelerine katıldık. Şimdi de ABD'den Patriot Savunma Füzeleri almak istiyoruz ve MSB'nımız Nato'yu Suriye'de göreve çağırıyor.

ABD ile Rusya arasında sürekli gerilen ve yumuşatılan bir dış politika izlenmesinin gerekçesi ne olabilir?

Eğer bizler; Türk Dil Kurumu'nun Güncel Türkçe Sözlük'te "Doğu dünyasının anlayış, görgü ve davranış gibi özellikleri çerçevesinde zamana yayma, boşvermişlik, neme lazımcılık içeren uzun vadeli planlar yaparak bir işte karşı taraftan istediğini elde etme işi" olarak açıkladığı "Şark Kurnazlığı'nı" yapıyorsak, emperyal dünya da "Garp Kurnazlığı'nı" yapıyorsa ne olur?

54.Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti (Erbakan Hükümeti veya REFAHYOL, 28 Haziran 1996-30 Haziran 1997) dönemi, Siyonizmin dünya tarihinde ilk defa dumura uğrayıp "bitkisel hayatta", işbirlikçilerinin ise "oksijen çadırında" hayata tutunduğu tek tarihtir. Bunun ne öncesi ne de sonrası var.

Onun yaptığını yapmadıktan sonra, vefatının seneyi devriyesinde rahmetle ve minnetle andığımız Erbakan Hocamıza kürsülerden methiyeler dizmek, övgülerle bahsetmek o kadar önem arz etmiyor.

Temel ARMUTÇU
Saadet Partisi Samsun İl Başkanı