Temel Armutçu'dan HDP'li Başkanların görevden alınması açıklaması

TAKİP ET

Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu, PKK terör örgütü ile bağlantısı olduğu için görevden alınan Van, Mardin ve Diyarbakır belediye başkanları hakkında açıklama yayınladı.

Saadet Partisi Samsun İl Başkanı Temel Armutçu açıklamasında şu ifadelere yer verdi;

Bizler her türlü terörün karşısında duran, taşeron maşa terör örgütlerine ve onların arkasındaki küresel emperyalizme yardım yataklık yapmayı reddeden ve terör zulûm ve haksızlığı tüm dünyadan kaldırmayı, sevgi şefkat ve adaleti hâkim kılmayı amaç edinmiş bir zihniyete sahip Millî Görüş Saadet Partisi mensuplarıyız.

31 Mart seçimlerinde Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kazanan HDP adayları, 19 Ağustos günü İçişleri Bakanlığının olurları ile görevlerinden alındı ve yerlerine "kayyım" atandı. Belediye Başkanlarının görevden alınmalarının gerekçesi olarak Bakanlık "teröristlere olan yakınlık, teröristlerin talimatlarını yerine getirmek ve eşbaşkanlık uygulaması yapmalarını" gösterdi.

5393 sayılı Belediye Kanununun 47.Maddesi "Görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan belediye organları veya bu organların üyeleri, kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir" hükmüne haizdir. Bu üç Belediye Başkanı hakkında açılmış bir soruşturma veya kovuşturma mevcutsa İçişleri Bakanlığının kararı doğrudur. Ya yoksa?

30 Mart 2014 seçimlerinde Mardin Büyükşehir Belediye Başkanlığını yine Ahmet Türk kazanmıştı. Ocak 2016 tarihinde Ahmet Türk hakkında; "silahlı terör örgütüne üye olmak, silahlı terör örgütü propagandası yapmak ve Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına muhalefet" gerekçeleriyle 7 yıldan 18 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılmıştı. Ahmet Türk 17 Kasım 2016'da İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınmış, 24 Kasım 2016’da tutuklanarak cezaevine gönderilmişti. Mahkeme 3 Şubat 2017'de sağlık sorunlarını gerekçe göstererek adli kontrol şartıyla Ahmet Türk'ü tahliye etmişti !

Tahliye öncesinde, 2017'nin Ocak ayında Meclis'te basın mensuplarıyla bir araya gelen ve "74 yaşındaki Ahmet Türk, rahatsızlığı nedeniyle insanî boyut göz önünde bulundurularak tedavisine fırsat verecek şekilde tutuksuz yargılanmalı" diyen Sayın Devlet Bahçeli'ydi. Ayrıca Siyasî Partiler Kanununun 15.Maddesine 2 Mart 2014 tarih 6529 sayılı kanununun 2.maddesi ile eklenen hükümle "siyasî partilere eş genel başkanlık sistemini" getiren de Ak Parti hükümetidir. Soruşturma ve kovuşturma olmadan, seçimle gelmiş kişilerin soyut gerekçelerle görevden uzaklaştırılmaları demokrasinin yara almasına sebebiyet vermektedir.

Devletimiz; terör ile irtibatlı herhangi bir kişi dernek siyasî parti vesaire kim olursa olsun delilleri ortaya koyarak adalet içerisinde yargılamaları yapıp hukukun gereğini yerine getirmelidir ve teröre terör örgütlerine ve onlara ekonomik siyasî ve lojistik destek sağlayan iç ve dış mihraklara asla fırsat ve zemin vermemelidir, Adaletten ayrılarak da hiç kimseyi yargısız infaz yapmamalıdır. ☆☆☆☆☆ 2 Eylül'de yapılacak Adlî Yıl Açılış Törenlerine Yargıtay tarafından davet edilen baro başkanlarının çoğu "Adli yıl açılışının, Yürütmenin başı olan partili Cumhurbaşkanı'nın ev sahipliğinde veya himayesinde yapılması, Anayasanın 138.Maddesinin ihlali anlamına geldiği gibi Yargının da bağımsızlığına ve tarafsızlığına gölge düşürür" gerekçesi ile davete katılmayacaklarını yazılı olarak da kamuoyuyla paylaştılar. Bunun aksine Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof.Dr.Metin Feyzioğlu ise "diyalog şart" diyerek davete icabet edeceğini beyan etti. 28 Şubat darbe sürecinde Savcıların, Hâkimlerin cübbeleri ile brifing salonlarını doldurmalarını ve brifingi veren üniformalıları ayakta alkışmalarını, Ergenekon, Balyoz, Ay Işığı vb. kumpas davalarında Yürütmenin başı olan Başbakanın davaların savcısı olmasını "hukuk herkese lazım, siyasallaşmasın, tarafsız ve bağımsız kalsın" diyerek eleştirmiştik. Bugün de Savcıların ve Hâkimlerin tarafsızlığına ve bağımsızlığına halel getirecek en ufak hareketten ve sözden herkes ve herkesim uzak kalmalıdır diyoruz.

1991 yılındaki Körfez Harekâtı sonrası Irak'ın 36.paralelinin kuzeyinin uçuşa yasak bölge ilan edilmesi, bugün Irak'ın kuzeyindeki sözde Kürdistan'ın kurulmasının zeminini hazırlamıştı! Bugün ise Suriye'nin 33.paralelinin kuzeyinde oluşturulmak istenen güvenlikli bölge de yarın karşımıza Suriye'nin kuzeyinde kurulacak sözde bir Kürdistan olarak karşımıza çıkmasın! Ayrıca Şanlıurfa'daki Harekât Merkezi için 9 Ağustos 2018'den beri ABD Avrupa Kuvvetleri Komutan Yardımcılığı görevini yürüten, Kuveyt'i Saddam'ın işgalinden kurtaran Kuveyt Operasyonu'nda görev almış Korgeneral Stephen Twitty'nin tercih edilmesi tesadüf olabilir mi?

Hani artık Amerika'nın vaatlerine kanmayacaktık? FETÖ'ye PKK/YPG'ye DAEŞ'e vesaire... destek olduğu mühimmat temin ettiği herkes tarafından bilinen bu Amerika'yla stratejik ortaklık ilişkileri daha ne zamana kadar devam edecek?

Ülkemizdeki ABD ve NATO üssleri ne zaman kapatılacak?