Böyle Yolculuk Düşman Başına

TAKİP ET

Şehirler arası yolcu taşımacılığı yapan sektörün liderlerinden olan bir otobüs firmasının iddialara göre yolcularına çektirdiği bu olaylar silsilesi sizi otobüs ile yolculuk yapmaktan alıkoyabilir.

 

Samsunlu gazeteci Şenol Çakır tarafından anlatılan bu olayı kendisinin yaşadığını iddia etti. Başından geçtiği bu olayı köşe yazısına taşıdı.

İşte gazeteci Şenol Çakır'ın o köşe yazısı.

 

Bir firmanın itibarlı ve saygın olması uzun bir süreci gerektirir. İtibarlı bir firma da hem yöneticileriyle hem de çalışanlarıyla hizmet verdiği insanlara en iyisini sunmaya çalışır. O insanların güvenini kazanır. Vaat ettilerini yerine getirir. Bu ve benzer sorumlulukları layıkıyla yapan şirketler de zaten 'marka' olarak anılır, tercih edilir...

Şimdi bu girizgahtan sonra asıl konumuza gelelim, başlığa taşıdığımız "Metro Turizm"deki rezil ötesi yolculuğun detaylarını anlatalım. Anlatalım ki aşağıda bire bir yaşadıklarımız Metro ile seyahat etmek isteyenlere uyarı olsun... 

x x x

Biz zorunlu olmadıkca uzak kentlere otobüsle gitmeyi tercih etmiyoruz. Eğer uçakta yer bulamazsak kara yolunda birinci önceliğimiz de 'Ulusoy'dur. Ancak bu yolculuk tarihinde Ulusoy henüz Marmaris seferlerini başlatmadığı için maalesef Metro'dan bilet almak zorunda kaldık.

Maalesef diyorum çünkü bu yazıyı sonuna kadar sıkılmadan okuyunca yolculuğumuzun ne kadar rezil ve sefil geçtiğini anlayacaksınız. Bunların bir daha yaşanmaması, tekrarlanmaması için Metro Turizm'in harekete geçeceğine dair en küçük bir umudum olmadığından, Metro'yla seyahat etmek isteyeceklere bir uyarı olarak, 20 saat süren kabus gibi yol hikayemizi kronolojik sıralamasıyla anlatıyorum...

x x x

Samsun otogarında, Trabzon'dan gelen Metro otobüsüne binip ön sıradaki koltuklarımıza yerleşince önce otobüste muavin olmadığını gördük. iki şoförün aralarındaki konuşmalardan ve yaptıkları telefon görüşmelerinden anladığımıza göre muavin Trabzon'da otobüse binmemiş...

Araç Samsun otogarından ayrıldıktan bir süre sonra yol kenarında durdu. Bir yolcu Samsun otogarını gezerken otobüsün hareket saatini kaçırmış, taksi ile yetişmiş. Neyse yolcu alındı, otobüs yeniden hareket etti.

Otobüsün istisnasız her ilçede durup yolcu indirip bindirmesini, otogar çıkış ücretlerini görevli ile pazarlık usulü ödemesini detaylandırmadan geçiyorum... Koltukların arkasında bulunan mini tv ekranlarının hiçbirinin çalışmamasına, otobüsün sahibi olduğunu anladığım asıl şoförün bu arızanın giderilmesi için yaptığı bitmek tükenmek bilmeyen telefon görüşmelerine ise hiç değinmiyorum... Bu harala gürele içinde Merzifon'a ulaştık.

Aslında bizim yolculuğumuzun ilk şikayeti Merzifon'da Metro çalışanları arasında oldu. Metro yazıhanesinin genç görevlisi, bilet kestiği koltuğun başka bir yolcuya daha satılmış olduğunu görünce otobüs şoförü ile tartışmaya başladı. Durumu önemsemeyen pişkin şoföre üslubundan dolayı çıkışan yazıhane görevlisi bir de araçta muavin olmadığını anlayınca iyice çıldırdı, olanı biteni genel müdürlüğe bildireceğini söyleyip hışımla indi otobüsten; biz de yola devam.

Çorum otogarına geldiğimizde, nasıl oldu, nereden bulundu anlayamadık bir genç, muavin olarak otobüse bindi. Tam bir iki su dağıtarak otobüste 'muavin' olduğunu gösteriyordu ki Sungurlu'ya geldik ve yine mola verildi (otobüs zaten molalardan fırsat buldukça seyir halindeydi). Molanın sonunda bu sefer ortaya Metro Turizm'in bir denetçisi çıktı, iki şoför ve muavini karşısına alıp Merzifon'da yaşananlarla ilgili tutanak tuttu. Ardından otobüse gelip yolculardan özür diledi ve Çorum'da muavin olarak binen gencin sigorta girişi olmadığını, bu işlemin yapıldığını söyledi. Sonra biz yine yola devam...

Ankara'ya ilerlerken şoförün yine koltuk arkalarındaki TV'lerin tamiratı ile ilgili telefon görüşmeleri devam ediyordu. Hatta otobüsü yolcularıyla birlikte Ankara'da tamirciye götürmeyi bile planladı... Ankara'ya yaklaşırken otobüs mazot almak için bir akaryakıt istasyonuna girdi. Sonrası ise tam filmlik...

Önce Çorum'dan alınan muavin burada otobüsü terk etti. Sonra şoför, tuvalet ihtiyacını gidermek için inen yedek şoförü orada unutup gitti. Yedek şoför 7-8 kilometre sonra otobüse taksi ile yetişti. Bu şekilde Samsun'dan Ankara'ya 7 saatte ancak varabildik.

Bitti mi, hayır bitmedi...

Ankara'da otobüse yeniden bir muavin alındı, ancak bu arada direksiyona yedek şoför geçti, asıl şoför de muavin bulmanın rahatlığıyla arkaya uykuya...

Yedek şoförle yeni alınan muavin konuşa konuşa yola devam ederken bir ara muavin şoförden kalem istedi ve otobüsteki eksiklerle ilgili tutanak hazırlayacağını söyledi. Neler eksik değildi ki! Saati bile yanlıştı otobüsün. Muavin bozuk tv'leri, bozuk saati... tek tek not alırken şoför birden kaptı elinden tutanağı, okumaya başladı... Sonra da, "Sigara içtiğimi, otobüsün pis olduğunu yazmışsın" dedi. Demokrasilerde çareler tükenmez! Muavin hemen şoförün söylediklerini silip tutanağı yeniden düzenledi...

Bu arada muavinin aldığı notların etkisi var mıdır anlayamadık ama şoför birilerini telefonla arayarak daha önce kendileriyle çalışan başka bir muavini Afyon çıkışında almak için yer belirledi. Muavine de Afyon'da kendisini indireceğini ve önceden anlaştıkları başka muavini alacağını söyledi. Ardından da dediği gibi Afyon mola yerinde muavini indirdi.

Gel gör ki şoförün telefonla irtibat kurduğu diğer muavin buluşma noktasına gelirken bindiği otobüste uyumasın mı... uyuyup da buluşma noktasını kaçırmasın mı... Dolayısıyla Metro otobüsü yine muavinsiz kaldı... kızılca kıyamet de bundan sonra koptu...

Muavinin indirilişi sırasında arkada uyuyan asıl şoför uyanıp da Marmaris'e kadar parasını ödediği muavinin yedek şoför tarafından otobüsten indirildiğini, üstelik Afyon'da onun yerine otobüse binecek olan muavinin de uyuyup buluşma noktasını kaçırdığını öğrenince sabahın köründe bağıra çağıra, sinkaflı, küfürlü konuşmalarla oraya buraya telefon edip bu sefer hem muavin hem de şoför aramaya başladı...

Neyse 20 saatin sonunda her anı bir rezalete dönüşen yolculuğun sonuna yaklaşırken Fethiye'ye vardık.

Vardık ama asıl rezaletin daniskasının burada yaşanacağını henüz bilmiyorduk...

Otobüs Fethiye otogarına girdikten sonra şoför yolculara dönüp "otobüs arızalandı" demez mi!

Yani hiç bir arıza belirtisi göstermeyen otobüs, nedense otogara girdikten sonra birden arızalanmış...

Sonra şoför bizlere Marmaris'e başka bir araçla transfer edileceğimizi söyledi...

Nerden bilelim koskoca Metro Turizm'in yolcularına servis minibüsü yerine Muğla Belediyesinin halk minibüsünü ayarladığını...

Yolculardan habersiz valizlerin tümü belediyeye ait minibüse konulmuş bile... Metro'nun servis minibüsü sandığımız toplu taşıma aracı şehir içinde duraklardan yolcu toplamaya başlayınca neye uğradığımızı şaşırdık. Ve bizimle birlikte Fethiye'den Marmaris'e kadar her ilçede, her beldede minibüse inip binen yolcular da...

Düşünebiliyor musunuz, Marmaris'e kadar direkt otobüs biletinin parasını ödüyorsunuz ve sonra bir toplu taşıma aracına doldurulup yolculuğun kalan kısmını tıngır mıngır her durakta dura dura tamamlıyorsunuz!!!

Rezillikte sınır tanımayan Metro'nun çağrı merkezini minibüsün içindeki tüm yolcular şikayet bombardımanına tuttu.

Marmaris'e vardığımızda Metro'dan telefonla geri dönüş yapıldı, özür dilendi, gereğinin yapılacağı söylendi...

Peki sonra...

Marmaris'ten Samsun'a yine mecburiyetten Metro ile dönmek zorunda kaldık. Bu kez araç şoförlerinin vurdumduymazlığı değil ama yazıhane görevlilerin sorumsuzluğundan ilki kadar olmasa da aynı çileyi çeke çeke geldik...

Yine önce muavin Ankara'da otobüsü terketti... Ankara yazıhanesi şoförlerin önceden telefonla bildirmesine rağmen muavin görevlendirmedi... Otobüs perondan ayrıldıktan sonra yine Ankara yazıhanenin ısrarıyla otobüs bir yolcu için Kayaş'da bir saat bekletildi... Sanki film başa sarılmıştı... Sonuçta Samsun'a 2 saatlik bir rötarla gelebildik.

Peki otobüsten inerken Samsun Otogarı'nda ne gördük dersiniz?

Hani rezillikte tavan yapan, şikayetimiz üzerine çağrı merkezinin "gereği yapılacak" dediği o otobüsün şoförü var ya... İşte O! Samsun'dan Marmaris'e hareket etmeye hazırlanıyordu... Hani çağrı merkezinin gereği yapılacak dediği o şoför...

O yüzden hiç kimse kusura bakmasın...

Benden söylemesi...

Metro ile yolculuk yapmak istiyorsanız bin kere düşünün...

Çünkü yukarıdaki yaşadıklarımız, yaşayacaklarınızın teminatıdır.

Sonra demedi demeyin.