Temel Armutçu, 'Milli irade masası hemen toplanmalı'

TAKİP ET

25 Şubat tarihli basın açıklamamızda kısaca; "Suriye'de meydana getirilen iç savaş sonrasında, Esad yönetimine karşı aldığımız tavır sonrasında dış politikalarımızdaki savrulmalarımızdan ve istikrarsızlığımızdan" bahsetmiş ve şahsiyetli ve onurlu bir dış politika izlememiz gerektiğinin altını çizmiştik.

İç savaşın patlak verdirildiği 2011 yılı öncesindeki Türkiye ile Suriye arasındaki ülke ilişkilerini hatırlayacak olursak; karşılıklı vizeler kaldırılmıştı, Esad ile eşi Türkiye'de, Başbakan Erdoğan ile eşi Suriye'de kardeş gibi ağırlanıyorlardı, karşılıklı bir güven ve itimat vardı, gerek ticarî gerekse de insani ilişkilerimiz üst seviyelere çıkmıştı, hatta ve hatta Bakanlar Kurullarının bile ortaklaşa yapılması düşünülüyordu.

İki ülke arasındaki bu dostane ve kardeş ilişkileri birilerini çok rahatsız etmiş olacak ki biranda, makasla kesilir gibi kesildi ve kimin aklına geldiyse, birileri 15 gün içinde Emevi Camii'nde namaz kılma hayalleri kurmaya başladı. Dostane ilişkiler bitti, yerini sert söylemler ve yaptırımlar almaya başladı karşılıklı olarak.

"Suriye'nin özgürleşmesi karşılıklı sertleşme ile değil, tarihten gelen bir misyonumuz kullanılarak ikili görüşmelerle sağlanmalıdır" uyarılarımız hiç umursanmadı ve bu amaçla Esad'la görüşmeye giden Saadet Partisi heyetini nerede ise "Vatan Hainleri(!)" olarak ilan etmeye çalışmıştı birileri.

Ülkemizin sınır güvenliğinin ikamesi için sınır ötesi harekâtlarımızı her dönem sonuna kadar destekledik yine de destekleriz. Suriye konusunda tâ baştan beri yaptığımız tavsiyelerimizin, uyarılarımızın yetkili makamlarca kaale alınmaması bizi son derece üzmüştür. Maalesef ama maalesef dün, mübârek Regaip Kandilini idrak ettiğimiz gecede İdlib'den milletimizi kahreden haberler gelmeye başladı. Bu acı haberleri almak istemediğimiz için bu acıları milletimiz yaşamasın diye yapmıştık tüm uyarılarımızı.

İdlib'teki askerlerimize yönelik Rus savaş uçaklarınca kahpece yapılan saldırı aleni savaş ilanıdır. Rusya'ya anlayacağı şekilde hem diplomatik hem de askerî anlamda acilen karşılık verilmelidir. Bu karşılık verilmezse daha da cesaretlenmeleri mümkündür.

BU TAM ANLAMIYLA TÜRKIYE'MİZİN İÇİNE ÇEKİLDİĞİ KAHBECE BİR SAVAŞTIR...

Bir tarafta şangay çetesi, bir tarafta sevr çetesi, bir tarafta işbirlikçi menfaat çetesi...
Tam bir bermuda şeytan üçgeninin içersinde beceriksiz bir dış politika! Bu durum tam anlamıyla bir felakettir...
Madem bu noktaya geldik ahlanmanın, vahlanmanın, sızlanmanın ve suçlu aramanın zamanı değildir.
Bundan sonra yapılması gereken ilk şey; SAYIN Cumhurbaşkanımızın milli irade masası adı altında çantacı, ayakkabıcı gibi danışmanlardan soyut, ayrılıkları bir kenara bırakarakTurkiyemizin bekası için; chp, saadet, iyi, mhp, bbp, gerekirse hdp genel başkanlarından oluşan kriz masası adı altında bir "YÜKSEK ISTIŞARE KURULU" oluşturmasıdır. Türkiyemizin kahbece çekildiği bu cehennem tuzağından çıkışı 83 milyon vatan evladının temsili ve fikir birliği ile mümkündür...
Bu MILLET bir olduktan sonra 7 düvel değil; 7 başlı ejderha olsa zulüm diz çökecektir.
Bizim bizden başka dostumuz yoktur.
Kattiyen yeis'e düşmeyin ve unutmayın ki; "SONSUZ GÜÇ VE KUDRET SAHİBİ YALNIZCA ALLAHTIR."

Allah şehitlerimize rahmet eylesin Milletimizin başı sağolsun.